İddianame //
Yüce Türk Milleti’ ne
MÜŞTEKİ : Türk Yemeklerini Sevenlerin Tümü...
ZANLILAR : Yemek fabrikaları, tabldotçular, büfeciler, seyyar yemek satıcıları, kahvaltıcılar, pastacılar, fırıncılar, kebapçılar, pideciler, otelciler.
ŞUÇLAR : Türk yemek ve mutfak sanatının yozlaşması, bozulması, aslına uygun yemek yapımından uzaklaşılması, Türk yemeklerinin yerine emperyalizmin tuzağına düşülerek yabancı mutfak ve yemeklerin ikame edilmesi suretiyle milli ve geleneksel geçmişimizin inkar edilmesi, yabancı işbirlikçilerle birlikte Türk Mutfak Sanatını deformasyona uğratmak üzere çete kurmak, kurulan çetelere yardım ve yataklık etmek..
SUÇ TARİHİ : Son 50 yıllık süreçte muhtelif tarihler...
KONU : Globalleşen Dünya’da ülkelerin ve ulusların biribirlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu gerçeği dikkate almakla birlikte aslolan ülkelerin ve ulusların etkileşimden faydalanabilmesinin yanında kendi kimliklerini, milli ve manevi değerlerini, tarihsel birikimleri ile gelenek ve göreneklerini, alışkanlıkları ile örf ve adetlere bağlılıklarını muhafaza etmek olmalıdır.
Bilişim çağının sağladığı olanakları kullanmak suretiyle sermayenin serbest dolaşım sürecini iyi değerlendirebilen ülkelerin giderek yaygınlaşan bir “kültür emperyalizmi” nin meyvalarını toplamaya başladıklarına tanık olmaktayız...
Sanayi, endüstri, silah, makina ve techizat, alt yapı ve üst yapıyatırımları vs. derken son dönemde giderek ivme kazanan yemek-içmek sektöründeki emperyalizm yeni bir tehdit oluşturmaya başlamış bulunmaktadır.
Artık ulusal yiyecek ve içeceklerin yerini uluslararası sermayenin dayatması ile topluma sunulan yabancı yiyecek ve içecekler almaktadır.
Artık Türk Halkı;
Bir ince belli bardakla çay içmek, bir Türk kahvesi yudumlamak için kocaman yerleşim birimlerinde bir kaç mekan bulabilirken her köşe başında, her sokak aralığında Cappicinoların, Nescafelerin, Esspressoların boy gösterdiği cafe’lerle karşılaşmanın burukluğunu yaşamaktadır..
Artık Halkımız;
Global sermaye “Cola” denilen içeceği dayatırken Milli içkimiz AYRAN’ın küme düşürüldüğünü sadece seyretmektedir.
Artık Halkımız;
Yabancı ve onların yerli işbirlikçileri kaşık salladığımız enfes çorbalarımızı çalarak poşete soktuklarında kendisini “HAZIR ÇORBA” kavramının popülasyonuna kaptırmaktadır.
Artık Halkımız;
Ekmeğimizin ve yoğurdumuzun maya tutmaz olduğunu, tohumundan sebze yetiştiremez olduğumuzu görmektedir.
Artık Halkımız;
Muhteşem simidimiz seyyarda camekanlara hapsedilirken elalemin “DONUT”ları lüks pastahane ve kafelerin başköşesine sergilendiğini izlemektedir.
Artık Halkımız;
Pide’nin yerini Pizza’nın, Mantı’nın yerini Torteli’nin, Taş ekmeğimizin yerini Krepin , Şerbetlerimizin yerini tropikal ve ismini dahi becerip söyleyemediğimiz muhtelif konsantrelerin almakta olduğunu gözlemlemektedir.
Artık Halkımız;
Su Böreği yerine Pan-Cake tüketilirken eriştenin yerini spagettiler, Lor peynirinin yerine Moskarpane, Kaşarın yerini Ceedar peynirine bıraktığını büyük bir buruklukla gözlemlemektedir.
Artık Halkımız;
Birkaç esnaf lokantasının ısrarla ve cesaretle sürdürdükleri mücadeleleri sayesinde tarihten günümüze taşınan ve fakat sayıları giderek azalan tencere yemeklerinin terini Fast-Food zincirlerine bırakmasının travmasını yaşamaktadır.
Artık Halkımız;
Her gelen turistin öğrendiği ilk Türkçe deyim olan “Şiş Kebap”’ın artık nostaljik bir hüvviyete bürünmüş olduğunu farketmektedir.
Artık Halkımız;
Milli içkimiz Rakı’nın tüketiminin düştüğünü, buna mukabil yabancı içki çeşitlerinin alabildiğine yaygınlaştığını görmektedir.
Artık Halkımız;
Bir bağcılık ve şarapçılık ülkesi olan Türkiye’nin Dünya’nın çeşitli yerlerinden gelen ve sayıları 2000 leri bulan kaliteden uzak, Dünya’nın bir çok ülkesinde tenezzül edilip te tüketilmeyen şarapların mezarlığına dönüştüğünü izlemektedir.
SONUÇ : Yukarıda arz ve izaha çalışılan nedenlerden dolayı; YEME-İÇME Sektöründeki bu sorunları yaratan, bu sorunların çözümlenmesi için herhangibir çaba göstermeyen , bu çabayı gösterme durumunda oldukları halde sorunların daha da büyümesi, çapraşık hale gelmesi için emperyalist güçlerle işbirliği içine giren, Türk Yemek ve Mutfak Sanatı’na ihanet ederek, yabancı mutfaklara esareti pekiştirenlerin yargılanarak cezalandırılmaları gerektiği arz ve talep olunur...
Mehmet TEKMEN